Selam

 Selam

Aradan bir hayli zaman geçmiş. Bir hayli dediğim 11 yıl. Ortalama insan ömrü için bayağı uzun bir zaman. Bloğu yine gelen bir bildirim sayesinde hatırladım. Bataryaya dair şeyleri zaten hemen hemen anlatmışım. Anlatmadığım bir şey varsa da çoktan unuttum. Belki adı değişmiştir, komutanları değişmiştir, konumu değişmiştir bilemiyorum. Site istatistiklerine bakınca günlük ortalama 5-10 kişi girip okuyor yazıları. Demek ki oralara giden birileri var. Bu yazıları yazan da o yıllarda yirmili yaşlardaydı muhtemelen. Aradan 11 yıl geçmiş, çoktan otuzlu yaşlarında evli, çocuklu falandır herhalde. Belki hayatında mutludur, belki hiçbir şey başaramamıştır.

Kürtlerle ilgili yazdıklarım için bayağı küfretmişler. Siz, yeni askere gidecek olan 20 yaşındaki kardeşlerim; o yılları bilmezsiniz. Henüz çocuktunuz o zamanlar. Kürt açılımı denen bir ihanet süreci vardı. Asker kışlaya hapsedilmiş, sokaklar PKK’ya teslim edilmişti. Sonra o sokakları geri alabilmek için binden fazla şehit verdik. Ben böyle bir ortamda ve böyle bir ruh haliyle askerlik yaptım. Acemi birliğinde yerlerimiz belli olduğu zaman bölük komutanın yanına gidip Güneydoğu’ya gitmek istediğimi söyledim ama ciddiye almadılar. Zaten mümkün değilmiş böyle bir şey. Tezkere bırakıp kalmak istedim o da olmadı. Neyse konuya dönelim. Bugün durum nasıl bilmiyorum ama o zamanlar kütüğü Doğu ve Güneydoğu olanlar batıda askerlik yapıyordu çoğunlukla. Bir sürü batarya ve alayı gezmiş birisi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Kıbrıs’taki askerlerin de büyük çoğunluğu Kürt’tü. Devlet böyle uygun görmüştür bir şey diyemeyiz, konumuz bu da değil. Beni hınca boğan şey, muhatap olduğum kişilerin doğrudan PKK’lı olmasıydı. Dümdüz bildiğiniz PKK’lı. "Biz Mardin’de panzer taşlıyorduk" diyeninden "Biz Hakkari’de bunun gibi komutanların kafasına sıkıyoruz. Keşke orada karşıma çıksa" diyenine kadar bir sürü tip vardı. "Ben silaha karşıyım, tüfek taşımayı reddediyorum" diyen ama teröristlere gerilla diyen yaratıklarla da muhatap oldum. Çözüm sürecinin verdiği arsız bir cesaretleri vardı. İsimlerini, yüzlerini hatırlamıyorum ama öfkem hâlâ aynı sıcaklıkta duruyor. Çok iyi muhabbetim olan Kürt arkadaşlarım da vardı. Mevzu Kürt düşmanlığı değil, insan olan kendisini teröristlerden illaki ayırıyor. Orada kestiğim bir gazete parçasını saklıyorum. Onu ekliyorum alta. 13 şehit verdiğimiz gecenin sabahında…

Neyse, buraya uzun uzun yazarım da kimsenin vaktini çalmaya gerek yok. Hayırlı tezkereler.




0 comments: