Bugün maillerimi kontrol ederken tesadüfen gördüm böyle bir sayfa açtığımı ve merak edip baktım. Yıllar önce olayın sıcaklığıyla kendi yazdıklarımı, sanki bir başkası yazmış gibi okudum.
Unuttuğum bütün anılar bir bir canlandı gözümde tekrar. Biz; uzun dönemlerin deyimiyle poşet yani kısa dönem olduğumuz için askerlik hayatı bizim hayatımızda pek bir yer kaplamıyor ve bilinçaltımızı, diğerleri kadar etkilemiyor. Bu nedenle bloğu okurken bir film izler gibi hisse kapıldım.
Bizim oradaki zorunlu ikametimiz bitti ve nizamiyeden çıktık. Uçağa bindim ve bir saat sonra evimde yani İstanbul'daydım. İki hafta sonra ise saçlarım uzamış, sakallarım özgürlüğüne kavuşmuş ve ben askerliği çoktan unutmuştum.
Bloğu okurken hatırladım ki bir not defterim vardı ve arada bir günlük gibi şeyler yazıyordum. Bir yerinde şöyle yazıyordu: "terhis belgesi alacağım fakat askerlik yapmış saymıyorum kendimi"
Bugün yine anı fikirdeyim. Diğerleri 15 ay yaparken, biz beş ayda gittik geri geldik. Bu adaletsizlik fakat bizim elimizde olan bir şey değildi.
Ben, Doğu veya Güneydoğu'da askerlik yapmayı isterdim hep, Kıbrıs'a düştük. İtiraz etmeye çalıştım fakat bu da bizim elimizde olan bir şey değildi.
Eğitimler çok ağır ve yorucu olmasına rağmen, hatta o eğitimler yüzünden bugün hayatımın akışını değiştiren bel fıtığı gibi iğrenç bir hastalığa yakalanmama rağmen, kendimi yine askerlik yapmış saymıyorum.
Askerlik, üstlerinizin bütün gereksiz davranışlarına, küfür ve hakaretlerine, lüzumsuz cezalarına rağmen kutsal bir görevdir. Uzmana, astsubaya kızıp askerlikten nefret etmeyin. Biz görev için orada bulunduğunuz aklınızdan çıkmasın ve her zaman en iyisini yapın.
Akçay'a yeni gidecek olan ve internette araştırma yapanlara büyük oranda faydalı olduğumu düşünüyorum. Sayfa 20000 kişi tarafından ziyaret edilmiş ve bir sürü yorumlar yapılmış. Siz de anılarınızı yazar gönderirseniz mutlaka yayınlarım.
0 comments:
Yorum Gönder